Öne Çıkan Yayın

Kitap Okurken Etkili Not Alma Nedir? Nasıl Yapılır?

Bir kitabın dünyasına girdiğimiz andan itibaren etrafımızdaki çoğu şeyden haberdar dahi olmayız, bu adanmışlık insanda büyük bir aydınlanmayı ve bilgilenmeyi doğurabilir. Pek çok insan kitap okurken daha önce hayatında karşılaşmadığı veya önemli gördüğü bir bilgiye değer verse dahi genellikle not alma ihtiyacı duymaz. Beynin kısa ve uzun süreli hafıza kaynaklarını göz önünde bulunduracak olursak kitap okurken elde ettiğimiz o eşsiz bilgiyi unutmamız veya eksik hatırlamamız içten bile değildir. Bunların farkında olarak veya farkında olmayarak nadir de olsa bazı kimseler kitap kenarlarına çeşitli kısa notlar veya çizimler yapmaktadır. Kitap sayfalarını notlarla donatıp sayfanın ahengini bozmak bazı kimselerin hoşuna gitmese de etkili bir okumanın gerçekleşmesi için gerekli işlemlerden birisi olduğunu hatırlatmakta fayda var. Kitap sayfalarınızı kirletmekten korkmayın, bu sizleri kitaba daha yakın bir dost edecektir. Sadece bu kadarıyla da kalmaz sizi uyanık tutar her an tetikte olurs

Eflatun Cem Güney- Karayılan Masalı Tahlili


    Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde. Bir varmış, bir yokmuş. Diyarın birinde bir padişah yaşarmış. Bu padişahın çocuğu olmuyormuş. Allah’a yıllarca yalvarmış yakarmış ama bir türlü çocuğu olmamış. Padişah yaşlandıkça bu duruma daha da dertlenir olmuş. Yine bir gün Allah’a dua ederken Allah’ım bana yeter ki bir çocuk ver isterse yılan olsun demiş. Dediği vakit de duaların kabul olduğu bir vakitmiş. Aradan 9 ay, 9 gün, 9 saat, 9 dakika, 9 saniye geçmiş, padişahın karısı sancılanmış ki ne sancı. Doğum yapmaya gelen ebeler doğum yaptıramamış çünkü çocuk bir yılanmış. Memlekette ne kadar ebe varsa neredeyse hepsi ölmüş. Sarayın harem ağaları ebe aramaya çıkarlar. Dolaşırlarken karşılarına bir kadın çıkar ve benim bir üvey kızım var o ebelik yapar demiş ve kızını çağırmış. Kızın ağzı var dili yok tek kelime etmeden düşmüş yola. Yolda bir mezarlığın önünden geçerken “Benim burada anam yatar bir dua edeyim. Etmezsem uğursuzluk beni bırakmaz ağalar!” demiş. Ağalar da ses etmeden onu beklemişler. Kız mezarlıkta annesinin başına gitmiş ve onun toprağı ile konuşmaya başlamış. “Canım anam padişahın bir yılan oğlu vardır kimse doğurtamaz. Üvey anam beni ona yolladı ne yapayım, ne edeyim?” Bunun üstüne annesinin sesi duyulur: “Benim güzel kızım bir altın kutu iste; iki yanında iki kulpu, yedi delikli bir kapağı olsun; yedi inekten sağılmış, yedi bakraç süt korsun, tutup yılana doğru uzatırsın, o gelip içine düşer; sen de hemen kapağı kapa ve götürüp elmas beşiğe yatır.” Bunları duyan kız rahatlar ve saraya gidip annesinin dediklerini yapar. Kız bunları yapınca şanı tüm diyarda duyulur önüne hazineler serilir ama dönüp bakmaz. Üvey annesinin yanına geri döner. Kızın şanını duyan ve ölmediğini gören üvey anne kıskançlığından ikiye ayrılacak olur ama ayrılmaz. Aradan yıllar geçer yılan şehzade annesinden başka kimseyle konuşmaz yanına geleni öldürürmüş. Babasına ben okumak istiyorum demiş. Gelen bütün hocaları öldürmüş. Harem ağaları da hoca ararken yine bu kıza gelmişler ve onu götürmüşler. Kız yine annesine uğrayıp akıl almış ve yılanı okutup üvey annesinin evine dönmüş. Aradan zaman geçmiş yılan şehzade evlenmek istemiş. Bulunan bütün kızları öldürmüş. Harem ağalarının aklına yine bu kız gelmiş. Kızı getirirken kız anasına uğramış. Akıl almış. Saraya gidince gelinlik yerine kirpi derisinden kıyafet ve başına börk istemiş. Yılan şehzade ile bir araya gelince şehzade kıza: “Üstündekini çıkar demiş. Kız da: “Önce sen çıkar.” Deyince bir yılan çıkarmış, bir kız derken yılan kırkıncı derisini çıkarınca bir delikanlı olup çıkmış. Birlikte mutlu mesut yaşamışlar. Kızın üvey anası ise kıskancından sarı bir yılana dönüşmüş. Bir efsanedir ki bu yılan üvey anaların yastığının altına girer ve geceleri dudaklarına zehir bırakır. Üvey ana üvey evlatlarını öpüp koklarsa bu zehir kaybolurmuş. Öpmez ve kötü davranırsa zehir dudağından diline, dilinden kalbine, kalbinden de kanına karışırmış. Kırk gün sonra da o üvey ana sarı bir yılana dönüşürmüş.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Eklemedir Koca Konak" Türküsünün Hîkayesi

Eflatun Cem Güney- Hamur Bebek Masalı Tahlili

"Deniz Üstü Köpürür" Türküsünün Hikâyesi