Öne Çıkan Yayın

Kitap Okurken Etkili Not Alma Nedir? Nasıl Yapılır?

Bir kitabın dünyasına girdiğimiz andan itibaren etrafımızdaki çoğu şeyden haberdar dahi olmayız, bu adanmışlık insanda büyük bir aydınlanmayı ve bilgilenmeyi doğurabilir. Pek çok insan kitap okurken daha önce hayatında karşılaşmadığı veya önemli gördüğü bir bilgiye değer verse dahi genellikle not alma ihtiyacı duymaz. Beynin kısa ve uzun süreli hafıza kaynaklarını göz önünde bulunduracak olursak kitap okurken elde ettiğimiz o eşsiz bilgiyi unutmamız veya eksik hatırlamamız içten bile değildir. Bunların farkında olarak veya farkında olmayarak nadir de olsa bazı kimseler kitap kenarlarına çeşitli kısa notlar veya çizimler yapmaktadır. Kitap sayfalarını notlarla donatıp sayfanın ahengini bozmak bazı kimselerin hoşuna gitmese de etkili bir okumanın gerçekleşmesi için gerekli işlemlerden birisi olduğunu hatırlatmakta fayda var. Kitap sayfalarınızı kirletmekten korkmayın, bu sizleri kitaba daha yakın bir dost edecektir. Sadece bu kadarıyla da kalmaz sizi uyanık tutar her an tetikte olurs

Eflatun Cem Güney- Üç Turunçlar Masalı Tahlili


   Evvel zaman içinde kalbur saman içinde. Bir varmış bir yokmuş. Diyarın birinde bir padişah varmış. Bu padişahın gözünden bile sakındığı biricik oğlu varmış. Bu şehzadeye bir şey olacak diye aklı çıkıyormuş. Düşündükçe dertlenir olmuş. Düşünürken aklına şehzadenin yıldızına baktırmak gelmiş. Müneccim başı yıldızına bakmış ve şehzadenin kaderi bir yetimin iki dudağının arasında demiş. Bunu vezirlerle paylaşan padişah bir bal çeşmesi yaptırmış. Bundan içen yetimler şehzadeye dua edecek böylece şehzade yaşamış olacaktı. Ama iş bu ya şehzade su içerken elindeki testiyi balkondan bir yetimin başına düşürmüş. Yetim de şehzadeye “ Üç turunçların derdine düşesin demiş.” Bunun üzerine şehzade düşmüş yollara. Üç Turunç’un peşinden az gitmiş uz gitmiş bir devin mağarasına varmış. Gitmiş devin sütünden içmiş. Devin oğlu eve gelince şehzadeyi yemek istemiş ama annesinin sütünü içtiği için kardeş deyip yememiş. Bu devler üç turunç’un yerini biliyormuş. Bir yumak vermişler ve şehzade bu yumağın ucuna varınca 7 başlı devin bahçesine gelmiş. Gelince yumağı veren devin tavsiyesi üzerine bahçenin kanatlı kapısının açık olanını kapatmış kapalı olanını açmış. Bahçede bir koyun ve köpek varmış. Köpeğin önünde olan otu koyuna, koyunun önündeki eti köpeğe vermiş. Dev’e bakmış devin gözleri açık. Bu devin uyuduğu anlamına geldiği için bahçedeki turunç ağacına taş atmış. İlk attığı boşa gidince bacakları taş kesilmiş. İkinci taşı atmış kollarına kadar taş kesilmiş. Son bir umut üçüncü taşı atmış turunçları düşürmüş. Bacaklarının taşlığı çözülmüş ve kaçmaya başlamış. Bu sırada dev uyanmış. Önce koyuna, sonra köpeğe en son da kapıya seslenmiş şehzadeyi durdurmaları için. Bunun üstüne köpek şehzade ona et verdiği için, koyun ot verdiği için, kapı ise yıllardır açık olan kanadını kapattığı için şehzadeye ihanet edemeyeceklerini söylemişler. Turunçları alan şehzade düşmüş yola. Yolda çok susamış, “Yandım aman.” demiş. Bunun üzerine turunçtan bir peri kızı çıkmış, “Yandım yiğit bana bir su” demiş. Şehzade su veremeyince kuş olup gitmiş. Şehzade biraz daha gitmiş. Susuzluğu daha da artınca bir turunç daha çıkarmış “Yandım anam.” Demiş. Turunçtan çıkan peri kızı da aynı şekilde kuş olup gidince Su bulana kadar ağzını bir daha açmamış. Göl kenarına gelince turunçtan peri kızı çıkmış ve suyunu içmiş. Şehzade kıza aşık olmuş ve onunla evlenmek niyetindeymiş. Peri kızı anadan üryan bir halde olduğu için ona kıyafet almaya gitmiş. Bu sırada gölün kenarına çirkin mi çirkin çopur kız gelir. Peri kızını görür ve kıskanır. Onunla laflayarak hikayesini öğrenir. Saçındaki tılsımlı iğneyi alır, böylece peri kızı kuş olup uçup gider. Geri gelen şehzade kara, çopur kızı peri kızı zanneder. Bunun peri kızının kendisine yaptığı bir sabır testi zanneder ve ölür. Onunla evlenirler. Aradan zaman geçer ve sarayın bahçesinde bir kuş görünür. Bu kuşun konduğu dal kurur. Bunu gören kara kız kuşun peri kızı olduğunu anlar ve onu yakalatıp başını kestirir. Kuşun kanının aktığı yerden bir ağaç biter ve servi olur. Bu servinin gölgesinin değdiği yer kurur çöl olur. Bu servinin de peri kızı olduğunu anlayan kara kız onu kestirir ve odunları halka dağıtır. Bu odunlardan bir parça alan köylü kadın odunu evindeki ocağın yanına koyar. Akşam eve geldiğinde evin temizlendiğini ve yemekler piştiğini görür. Önce korkar ama ağaçtan peri kızı çıkınca rahatlar. Peri kızının hikayesini dinleyen kadın bunu şehzadeye anlatır ve onları buluşturmuş. Kara kız ise kırk katırın arkasında bu diyardan sürülmüş. Peri kızı ile şehzade ise evlenmiş. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Eklemedir Koca Konak" Türküsünün Hîkayesi

Eflatun Cem Güney- Hamur Bebek Masalı Tahlili

"Deniz Üstü Köpürür" Türküsünün Hikâyesi